www.ardahaninsesi.net
  Hz. Hüseyin
 





Hüseyin b. Ali b. Ebü Talib, Ali’nin Peygamberin kızı Fatıma’dan doğan ikinci oğludur. Zübeyr b. Bakkar’ın rivayetine göre, hicret’in dördüncü senesinde 5 şaban (M. 9 Ocak 626) günü Medine’de doğmuştur. Muhammed b. İshak’ın rivayetine göre, Ali, Hüseyin doğduğu zaman adını „Harb“ koydu. Hz. Muhammed geldi. «Bana oğlumu gösterin, adını ne koydunuz?» diye sordu. Ali: «Adını Harb koydum» deyince Hz. Muhammed: «Hayır olmaz, onun adı Hüseyin olsun.» buyurdu. Sonra da: «Ben onlara Harun’un oğullarının ismini (Şebre ve Şübeyre’nin Arapça karşılıklarını) verdim» diye ilave etti. Kaynak: Muhammed İbn İsahk (M. 704-769) Siyer, sa.310-311, A.K. İslam Ansiklopedisi, Leyden tabı ma.Hüyeyin, M.E.B.Y.

Hüseyin’in ilk çocukluğu hakkında, ehli sünnet muhaddislerinin kitaplarında bulunan ve bundan dolayı mevsukiyetlerinden şüphe edilmesine sebep olmayan bilgilere sahibiz. Ebü Said’den rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: Hasan ve Hüseyin haklarında, Hz. Muhammed şöyle buyurdu: «Hasan ve Hüseyin, cennet ehli delikanlılarının efendileridirler.» Kaynak: Sünen-i Tirmizi (M.824-892), hadis No: 4018, Y.E.Y.

Üsame b. Zeyd’den rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: Hasan ve Hüseyin haklarında, Hz. Muhammed şöyle buyurdu: «Bunlar benim oğullarım ve kızımın oğullarıdır. Allahım! Ben onları seviyorum. Sen de onları sev ve onları sevenleri de sev.» Kaynak: Sünen-i Tirmizi (M.824-892), hadis No: 4020 ve 4033, Y.E.Y.

Abdullah b. Ömer’den rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: Hasan ve Hüseyin haklarında, Hz. Muhammed şöyle buyurdu: «Hasan va Hüseyin, onlar benim dünyadan iki Reyhan’ımdır.» Kaynak: Sahih-i Buhari (M.810-869), hadis No: 1514, D.İ.B.Y. Sünen-i Tirmizi (M.824-892), hadis No: 4021, Y.E.Y.

Yala b. Murre'den rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: Hüseyin hakında, Hz. Muhammed şöyle buyurdu: «Hüseyin bendedir ve ben Hüseyin’ denim. Allah, Hüseyin’i seveni sevsin. Hüseyin, ümmetlerden bir ümmettir.» Kaynak: Sünen-i Tirmizi (M.824-892), hadis No: 4026, Y.E.Y.

İbn-i Abbas’den rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: Hz. Muhammed, Hüseyin b. Ali’yi omzunda taşımakta idi. Bunun üzerine bir adam, «ey çocuk!» dedi, «bindiğin binek ne güzel binektir!» Hz. Muhammed, o da ne güzel binicidir!» buyurdu. Kaynak: Sünen-i Tirmizi (M.824-892), hadis No: 4034, Y.E.Y.

Ümm-i Seleme’den rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir: Hz. Muhammed; Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatime’yi bir örtü ile örttü ve sonra şöyle buyurdu: «Allahım, bunlar benim ehl-i beytim ve en yakınlarımdır! Onlardan kötülüğü gider ve onları tertemiz eyle.» Kaynak: Sünen-i Tirmizi (M.824-892), hadis No: 4125 ve 4037, Y.E.Y.

Elhasıl Hüseyin’in ilk çocukluğu dedesi Peygamberin derin sevgi ve şevkati içinde geçti. Ancak bu hal çok sümedi, Hüseyin henuz 5 veya 6 yaşında iken, büyük babası Peygamberi ve az bir müddet sonra da, annesi Fatima’yi kaybetti. Bu kayıpların küçük Hüseyin üzerinde ne gibi bir tesir bıraktığını bilmiyoruz. Bununla beraber o zamanki bütün müslüman cemaatinin ona karşı duyduğu sevgi, şefekat ve hürmet hislerinin bu mahrümiyetlerini oldukça telafi ettiği düşünülebilir.

Nitekim onun bundan sonraki çocukluğuna ait olması kuvvetle muhtemel olan bazı kayıtlar bunu tekid etmektedir. Mesela bir gün halife Ömer b. Hattab minberde hutbe okurken, Hüseyin çocukluk saikası ile, yanına çıkmış ve: «Babamın minberinden in ve babanın minberine git» demiş, Ömer: «babamın minberei yok idi» diyerek, onu almış yanına oturtmuş; o da hutbeye devam ettiği müddetçe, elindeki çakıl taşları ile oynamıştır. İlerde de görüleceği gibi, onun her zaman Peygamberin torunu olmak sureti ile hareket etmesi, bu vasfı ile her zaman müslümanlardan sevgi ve hürmet gördüğünü, adeta şımartıldığını göstermektedir.

Hüseyin’in nasıl yetiştirildiği hakında elimizde bir bilgi yoktur. Ancak miladi 651 senesinde, Ömer b. Hattab’ın hilafeti zamanında, divan teşkil edilip, müslümanların tahsisatları tayin edilirken, Hüseyin’e, Bedir savaşına iştirak etmiş olanlara verilen miktarda, beş bin dirhem maaş bağladığını biliyoruz. Kaynak: İbnü’l-Esir (M.1160-1234), El-Kamil, c.2, sa.461-464, B.Y.

Hicret’in 30 (M. 651) senesinde, Osman b. Affan’ın hilafeti esnasında, Said b. As’ın Küfe’den Horasan üzerine yaptığı sefere, Hüseyin kardeşi Hasan ile birlikte, iştırak etti. Fakat bu seferde her hangi bir hareketi ile temaüz ettiği malum değildir. Beş sene sonra onu Medine’de buluyoruz. Hüseyin bundan sonra, babası ile birlikte, Küfe’ye gitti ve onun bütün seferlerine iştırak etti. Fakat bu seferde de, nazari dikkati celbedecek bir hareketi görülmiyor. Bir defa Sıffin savaşında, babasını öldürmek istiyen bir Emevi kölesini, kardeşi Muhammed ile birlikte, öldürdü.

Hicret’in 40 senesi 17 Ramazan cuma (M. 23 ocak 661) günü Küfe’de Abdurrahman b. Mülcem tarafında babası Hz. Ali’nin öldürülmesinden sonra, Hüseyin yine ikinci palandadır. Bunun sebebi, belki Hz. Ali ölürken, ona kardeşi Hasan’a itaat etmesini söylemesidir.

Hicret’in 40 senesi 20 Ramazan (M. 26 ocak 661) günü ıraklılar Hasan’a biat etmişlerdi. Suriyeliler ise, Muaviye taraftarı idiler. Hasan’ın tarafdarları onu suriyelilere karşı yeniden savaşa başlamağa mecbur etmek istiyorlardı. Bunların istekleri, daha o zaman Muaviye ile anlaşmağa çok istekli bu zatın hesaplarını bozuyordu. Bu haller kendisi ile ıraklılar arasında anlaşamamazlıklara sebep oldu. Iraklılar lafzen hükümdarları olan Hasan’ı fene halde kırdılar. Bu dakikadan itibaren Hasan münhasıran Muaviye’ye elçi günderip sulh diledi. Hasan bu kararını kardeşi Hüseyin ile Abdullah b. Cafer’e bildirerek: «Ben Muaviye’ye bir mektub yazıp onunla barış yapmayı kabul ettim.» diye söylemişti. Bunun üzerine Hüseyin: «Hay Allah affedesice! Sen Muaviye’nin yaptıklarını doğruluyorsun da babanın şımdiye kadar yaptıklarını yalanlıyor musun?» demiş, ancak Hasan ona: «Sen sus! Ben bu işleri senden daha iyi bilirim.» diye karşılık vermişti. Kaynak: İbnü’l-Esir (M.1160-1234), El-Kamil, c.3, sa.413, B.Y.

Hz. Hüseyin, hicret’in 41 (M. 662) senesinde, kardeşi Hasan ile birlikte, Medine’ye döndü. Hasan tuttuğu yolda sonuna kadar yürüdü; hatta eşi tarafından zehirlendiğini zannetmesine rağmen, kimden şüphe ettiğini kendisinden soran kardeşine şüphelerini söyleyemedi; «Allah daha iyi intikam alacaktır» demekle iktifa etti. Böylece Hüseyin büyük kardeşinin hayatta bulunduğu ve öldüğü sıralarda, her hangi bir olay çıkarmadı ve kardeşi ona ihtilafa müsaid bir zemin de bırakmış değil idi. Bununla beraber, az bir müddet sonra, ciddi bir ihtilaf mevzuu çıkmakta gecikmedi.

Rivayetlere göre, Muaviye b. Ebü Süfyan siyasi dehası ile, memleket içinde sükün ve asayişi temin ettikten sonra, hicret’in 56 (M. 676) senesinde oğlu Yezid’e biat edilmesini istedi. Böyle bir hal, o zamana kadar araplar’ın ve müslümanların telakkilerine muvafak olmadığı gibi, Yezid de, serbest hareketlerinden dolayi, fasık sayılıyordu ve böyle bir kimsenin halifeliğe namzetliğini kabul etmek mümkün değildi. Hüseyin b. Ali, Abdullah b. Ömer, Abdurrahman b. Ebü Bekir, Abdullah b. Zübeyr ve Abdullah b. Abbas, tabi’i olarak, bunu kabul etmediler. Muaviye ise, uzağı gören siyaseti ile, bu hususta çok ileri gitmedi.

Muaviye ölüp, yerine oğlu Yezid halife olunca, Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebü Süfyan’a gönderdiği mektuba ilave ettiği boş bir kağıda, her ne bahasına olursa-olsun, o zamana kadar kendisine biat etmemiş olanları biat etmesini emretti. Velid b. Utbe, Hicaz’da bulunan Emaviler’in reisi vaziyetinden olan Mervan b. Hakem ile istişare ettikten sonra, evvela Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr’i çağırıp, Muaviye b. Ebü Süfyan’nın ölüm haberi yayılmadan, onları biata ikna etmek istedi. Fakat Hüseyin b. Ali, kendisi gibi bir adamın gizlice biat edemiyeceğini ve kararını ertesi günü halkın önünde bildireceğini anlattı. Yanlarında bulunan Mervan b. Hakem onun tevkifini istedi isede, Velid b. Utbe razı olmadı. Hüseyin b. Ali de, geceden istifade ederek, bütün aile efradını yanına alıp, Mekk’ye gitti (M. Nisan 680); yanlız kardeşi Muhammed onunla beraber gitmeğe razı olmadı; çocuklarını da yollamadığı gibi, Hüseyin’e de ihtiyatlı hareket etmesini tavsiye etti

Küfe halkı Hüseyin’in Yezid’e biat etmediğini ve halifelik makamındaki hakkını elde etmek üzere, Mekk’ye geldiğini haber alınca, ona davet mektubları yağdırdılar ve Ebü Abdullah el-Cadali’nin riyasetinde elçiler gönderdiler. Şabas b. Ribi, Süleyman b. Şurad v.s. gibi Küfe ileri gelenleri de ona mektup göndermişler ve kendisine biat edeceklerini bildirmişlerdi. Hüseyin b. Ali, vaziyeti yerinde tetkik etmek üzere, amca-zadesi Müslim b. Akil’i, elçiler ile beraber, Küfe’ye günderdi. Müslim, şahsi cesareti ve şecaatine rağmen, yolda karşılaştığı ahvalden teşeüm etmiş ve bu vazifeden vazgeçmek istemişti. Fakat Hüseyin’in israrı üzerine, vazifesine devam etti. Müslim b. Akil Küfe’ye gelince, taraftarlarından ibn Avsaca adlı birinin evine misavir oldu ve Hüseyin namına biat almağa başladı. Taberi’nin rivayetine göre, 12 bin kişi ona biat etti. Müslim b. Akil’de bu neticeyi Hüseyin’e bildirdi.

Bu arada Yezid’in adamlar vatiyeti ona bildirmişlerdi. Yezid, kendisine şahsan kızgın olmasına rahmen, Basra valisi Ubeydullah b. Ziyad’ı Küfe’ye vali tayin ve Müslim b. Akil’i ele geçirerek, öldürmesini emretti. Ubeydullah b. Ziyad derhal Küfe’ye geldi. Bunu haber alan Müslim b. Akil yerini değiştirip, daha nufuzlu olan Hani b. Urva el-Muradi’nin evine geldi ve faaliyetine kendisini istemiyerek kabül eden Hani’nin evinden devam etti. Fakat Ubeydullah b. Ziyad, çok geçmeden, onun yerini buldu ve Hani’i çağırarak, Müslim b. Akil’i, kendisine teslim etmesini istedi; kabül etmeyince, tevkif etti. Müslim bunu anlayınca, halkı isyana çağırdı ve Ubeydullah b. Ziyad’ı muhasara altına aldı. Fakat valinin yanında bulunan Küfe eşrafının nasihat ve tehditleri üzerine, isyan edenler dağılmağa başladı ve akşam namazından sonra, Müslim’in yanında 10 kişi kalmamış idi. Geceleyin ise, tamamiyle yalnız kaldı ve bir kadının evine iltica etti. Ertesi günü bu yer, Aşas b. Kays tarafındn, Ubeydullah b. Ziyad’a bildirildi. Hicret’in 60 senesi 10 Zilhicce (M. 10 Eylül 680) günü Müslim b. Akil yakalanıp, başı kesildi, cesedi kasırdan aşağı atıldı. Kaynak: Taberi (M.839-923), Tarih-i Taberi, c.3, sa.233-237, E.O.Y.

Diğer taraftan Hüseyin, Müslim’den aldğı haberlere güvenerek, Küfe’ye harekete karar verdi. Bu fikrini bildirdiği şahıslardan Abdullah b. Abbas, Küfelilere itimat edilemiyeceğini ileri sürüp, babası ile kardeşinin başına gelenleri hatırlatarak, onu vazgeçirmeğe çalıştı; hiç olmazsa Müslim’in orada bilfiil idareyi eline almasını ve ondan sonra hareket etmesini veyahut daha ihtiyatlı olarak, kuvvetli kaleleri bulunan ve halkı kendisine taraftar olan Yemen’e gitmesini tavsiye etti. Fakat Hüseyin, onun bu hayırhah tavsiyelerini dinlemedi. Yezid b. Muaviye’nin halifeliğini tanımamış olan Abdullah b. Zübeyr ise, Hicaz’daki hareketlerinde müstakil kalmak istediği için, ona derhal hareket etmesini söyledi; «benim bu kadar taraftarım olsa idi, hiç durmazdım» diyordu; sonra onun her hangi bir şeyden şüphe etmemesini temin için, istediği taktirde kendisi için Hicaz’da bir hareket hazırlayacağını ve kendisine biat edeceğini ilave ediyordu. Hüseyin, onun niyetini bilmesine ve maksadını anlamasına rağmen, kararında vazgeçemedi.

Bunun üzerine Abdullah b. Abbas yanlız başına hareket etmesini tavsiye etti. Fakat Hüseyin bunu da dinlemeyerek, hac menasikini tamamladıktan sonra, kadın ve çocuklar dahil, bütün aile efradı ile birlikte, Küfe’ye doğru yola koyuldu. Yeni tayin edilmiş olan Medine valisi Amr b. Said, bunu geç haber aldığından, Hüseyin’i geri çeviremedi. Peygamber’in tornunun giriştiği hareketlerin doğurabileceği feci neticeler herkesi endişeye duşürüyordu. Bilhassa aile efradı ile birlikte gitmesi üzerine, Abdullah b. Cafer b. Ebü Talib, ailenin sönmesinden korktuğundan, Amr b. Said’e gidip, ondan aman aldı ve Hüseyin’in itimat etmesi için, valinin kardeşi Yahya b. Said ile götürdü. Fakat Hüseyin rüyasında Peygamberi gördüğünü ve başladığı işi ister lehinde, ister alehinde olsun, dönmeyeceğini bildirdi. Tam bu sırada, Müslim b. Akil Küfe’de öldürülmüş bulunuyordu

 
 
  Bugün 11 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol